ana sayfatüm bloglarsağlık & beslenme kolajen nedir, faydaları neler?

Kolajen Nedir, Faydaları Neler?

Kolajen Nedir, Faydaları Neler?

Kemikten kıkırdağa, ciltten tırnağa kadar vücudun birçok dokusunda bulunan kolajen dokuların yenilenmesine, güç ve esneklik kazanmasına katkı sunan önemli bir protein yapısıdır.

Yaş aldıkça ve birtakım çevresel faktörlere maruz kaldıkça vücuttaki üretimi azalan kolajeni beslenmeye dikkat ederek takviye etmek mümkündür. Kolajen proteinin üretimi hayvansal metabolizmaya sahip canlılarda gerçekleştirilir, bu nedenle kolajen hayvansal gıdalarda bulunur. Bu durum özellikle vegan beslenme tarzını benimseyen bireyler için besin yolu ile kolajen proteini alımını zorlaştırır.

Oysaki kolajen sentezini artıran bileşenlerin çoğu bitkisel gıdalarda bol miktarda mevcuttur. C vitamini, amino asitler ve biotin gibi bileşenlerden zengin bitkisel gıdalar ve besin takviyeleri zaman içerisinde azalan kolajen üretimini hızlandırmaya yardımcı olarak kemik, kas, cilt ve saç gibi birçok doku üzerinde olumlu etki gösterir. 

Peki kolajen nasıl kullanılır? Kolajenin faydaları nelerdir? Bu soruları doğru şekilde cevaplandırmak için öncelikli olarak “Kolajen ne demek?” ayrıntılı bir şekilde açıklamakta fayda vardır. 

Kolajen Nedir?

“Kolajen nedir, neye yarar?” gibi soruların cevapları daha zinde, enerjik ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak isteyenler tarafından merak edilebilir. “Kolajen nedir?” sorusunu kısaca vücutta doğal olarak bulunan ve yine vücut tarafından üretilen bir protein şeklinde yanıtlamak mümkündür. Kolajeni oluşturan ana amino asitler ise prolin, glisin ve hidroksiprolin olarak adlandırılır.

“Kolajen ne işe yarar?” sorusunun cevabı ise oldukça çeşitlidir. Temel görevi dokuları birbirine bağlamak olan kolajen tırnak, saç, kemik, kıkırdak, kas, eklem ve sindirim sisteminde yer alarak dokulara güç ve esneklik kazandırır. Bunun yanı sıra yeni hücre oluşumuna da destek olan kolajen özellikle cilt yenilenmesinde büyük rol oynar. Dolayısıyla cilt için kolajen gençlik kaynağı olarak tanımlanır. 

Toplamda bilinen 28 tipi bulunan kolajen farklı dokuların ve organların yapısını ve işlevlerini desteklemek üzere özelleşmiştir. Dolayısıyla kolajen tiplerinin vücutta dengeli bir şekilde bulunması dokuların ve organların yapılarını koruması ve doğal işlevlerine devam edebilmesi açısından oldukça önemlidir. 

Kolajen tiplerinden bazıları ve görevleri şunlardır: 

  • Tip I Kolajen: En yaygın ve en bol bulunan kolajen türüdür. Ciltte, kemiklerde ve tendonlarda bulunur.  Derinin ve bir çok bağ dokunun temel yapı taşıdır.
  • Tip II Kolajen: Kıkırdakların ana bileşeni olan tip II kolajen eklem sağlığı ve hareketliliği için önemlidir. Özellikle kıkırdakların yapı ve fonksiyonlarını korumada büyük rol oynar.
  • Tip III Kolajen: Kaslarda, damarlarda ve bağırsak, akciğer gibi organlarda bulunur. Temel görevi yapısal destek sağlamaktır. 
  • Tip IV Kolajen: Cildin farklı katmanlarında yer alır. Tip IV kolajen cilt için sıkılık, elastikiyet ve dayanıklılık anlamına gelir. 
  • Tip V Kolajen: Korneada, plasentada, saçta ve bazı cilt katmanlarında bulunur.

Kolajenin En Önemli 4 Faydası

Vücudun farklı doku ve organlarında yer alan kolajen belirli faktörlerin etkisiyle zamanla azalabilir. UV ışınlarına maruz kalmak, sigara kullanmak, sağlıksız beslenmek, yetersiz uyumak, hareketsiz yaşam tarzı ve stres kolajen üretimini olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alır. Tüm bunların haricinde kolajen üretiminin azalması, yaşlanma sonucunda gerçekleşen doğal bir durumdur. 

Günümüzde oldukça popüler bir hale gelen kolajen takviyeleri bu eksikliği gidermek için başvurulan yöntemlerin başında gelir. Kolajen takviyelerinin işe yaraması için doku ve organa göre doğru kolajen tipinin seçilmesi ve kullanılması tavsiye edilir. Dolayısıyla “Hangi tip kolajen neye iyi gelir?” ve “Cilt ve saç için hangi tip kolajen gereklidir?” gibi soruların cevapları doğru tercih için büyük önem taşır. 

Farklı tiplerdeki kolajenin doku ve organlar üzerindeki faydalarını ve hangi tip kolajenin kullanılmasının önerildiğini şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Cilt sağlığı üzerindeki etkileri

Kolajen cilt katmanlarında yoğun bir şekilde bulunur. Hücre yenilenmesine yardımcı olan kolajen sayesinde cilt esnek, sıkı, pürüzsüz ve güçlü bir yapı kazanır. Aynı zamanda cildin nem hapsetme kapasitesinin korunması da kolajenin faydaları arasındadır.

Kolajen eksikliği kendini ilk olarak ciltte gösterir. Kolajen üretimi azaldıkça ciltte elastikiyet kaybı, incelme, kuruluk ve kırışıklıklar gözlemlenmeye başlar. Bu süreci yavaşlatmaya yönelik “Cilt için hangi tip kolajen kullanılmalıdır?” sorusunun cevabı ciltte bulunan kolajen tipi ile doğrudan ilişkilidir. 

Cilt için en iyi kolajen yine cilt katmanlarında en yoğun şekilde bulunan kolajen türü olan tip I’dir. Cilt için kolajen takviyesi olarak bazen tip I’in yanı sıra Tip IV de kullanılır. 

2. Eklemler ve kemikler için faydaları

Kolajen vücutta eklem ve kemiklerde de yüksek oranda mevcuttur. Kemik ve eklem için kolajen esneklik, güç ve hareket özgürlüğü demektir. Bağ dokuyu destekleme görevi bulunan kolajenin zaman içerisinde azalması kemik kaybına, eklem hasarına ve sertliğine neden olabilir. Özellikle bu süreçte yaşanan eklem ağrıları hayat kalitesini düşürür.  

Eklem ağrıları için kolajen kullanımı ağrıları azaltma şeklinde etki gösterebilir. “Eklem için hangi tip kolajen faydalıdır?” sorusunun cevabı eklem ve kemik gibi bağ dokularda bulunan kolajen türünde saklıdır. Bu doğrultuda “Eklem için hangi kolajen?” sorusunu tip II şeklinde yanıtlamak mümkün olabilir. Ancak eklem ağrıları yaşıyorsanız bu durum kolajen üretiminin yavaşlaması dışında çeşitli hastalıklardan da kaynaklanıyor olabileceğinden uzman doktor tavsiyesi almanız önerilir.

3. Saç ve tırnak sağlığına katkıları

Kolajen cilt ve saçta bulunan birincil yapısal proteindir. Aynı durum saçla benzer yapıda olan tırnaklar için de geçerlidir. Saça ve tırnaklara esneklik ve güç veren kolajen zaman içerisinde azaldıkça bu dokularda çeşitli sorunlar görülebilir. Kolay kırılan güçsüz tırnaklar ve elastikiyetini kaybettiği için kopan saç telleri bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir. 

Bu nedenle kolajen saç bakımı olarak adlandırılan uygulamalar geliştirilmiştir. Kolajenin etkinliği için topikal uygulamaların yanı sıra çok oral yolla da kolajen alınabilir. Tip I ve tip V “Saç için hangi tip kolajen gerekir?” sorusuna yanıt oluşturabilir.   

4. Sindirim sistemi için önemi

Kolajen bağırsaklar gibi sindirim sistemi organlarında da bulunan bir proteindir. Sindirim sistemi organlarına yapısal destek sağlamakla görevli olan kolajenin aynı zamanda onarıcı etkisi de vardır. Kolajenin yapısında mevcut olan glisin bileşeninin mide asidi üretimini destekleyerek sindirimi kolaylaştırmaya yardımcı olması da kolajen faydaları arasında yer alır.

Kolajen Kaynakları Neler?

Kolajen kaynakları söz konusu olduğunda farklı tiplerde sunulan kolajen takviyeleri ön plana çıkar. Peki kolajen takviyesi nedir? Genellikle kapsül, tablet ya da toz formunda bulunan ve hayvanlardan elde edilen kolajen takviyeleri çevresel faktörler ve yaşlanma sonucunda azalan kolajenin vücuda geri kazandırılması için kullanılır. Ancak kolajen takviyelerinin etkinliği konusunda tartışmalar devam etmektedir. Temel neden ise bu konuda yapılan çalışmaların yetersiz olarak görülmesidir. Aynı zamanda kolajenin bütün halinde emilmesinin mümkün olmaması ve sindirim sisteminde parçalara ayrılması da etkinliği konusundaki soru işaretlerinden biridir. 

Hidrolize kolajen olarak da adlandırılan ve kolajenin parçalanmış formları olan kolajen peptitleri ise emilim konusunda daha başarılı bir performansa sahiptir. 

Tartışmalı bir konu olan kolajen takviyeleri dışında vücudun doğal kolajen üretimini destekleyen birçok doğal bileşen ve gıda mevcuttur. Genellikle bu gıdaların hayvansal besinler olarak bilinmesi aslında ciddi bir yanılgıdır. Bitkisel kolajen kaynakları da oldukça fazladır ve kolajen üretiminde önemli rollere sahiptir. 

Bitkisel ve vegan kolajen kaynakları 

Tüm yetişkinler tarafından kullanılabilen vegan kolajen kaynakları kolejinin yapısını oluşturan amino asitleri ve kolajen üretimini destekleyen vitamin ve mineralleri barındıran bitkisel ürünlerdir. Kolajen sentezine yardımcı olan bitkisel ürünler şu şekilde sıralanır:

  • Baklagiller
  • Kuruyemişler
  • Tahıllar
  • Meyveler
  • Yeşil yapraklı sebzeler  

Kolajen üretimini artırmak için hangi besinleri tüketmeliyiz?

Günlük beslenme rutinini düzenleyerek kolajen sentezine yardımcı olmak mümkündür. Kolajen içeren besinler arasında baklagiller ön sırada gelir. Özellikle bezelye proteininde bulunan amino asitlerden biri olan lizin, kolajen üretiminde önemli bir role sahiptir. Tahıllar arasında bulunan pirincin içeriğinde yer alan prolin amino asidi ise kolajenin ana bileşenlerinden biridir.    

Kolajen sentezine yardımcı olan vitamin ve mineraller arasında ise C vitamini, biotin, çinko ve magnezyum bulunur. C vitamini için günlük beslenmeye yeşil yapraklı sebzelerin ve turunçgillerin bol miktarda eklenmesi gerekir. Yeşil yapraklı sebzeler biotin ve magnezyum açısından da oldukça zengindir. Bunun yanı sıra fındık, badem, ay çekirdeği ve yer fıstığı gibi kuruyemişlerde de biotin, çinko ve magnezyum bulunur.

Bitkisel proteinler ve kolajen bağlantısı

Kolajen takviyelerinin sindirim sistemi aracılığıyla küçük parçalara ayrılarak vücutta kullanıldığından bahsetmiştik. Kolajen parçalara ayrıldığında içeriğinde bulunan amino asitler açığa çıkar. Açığa çıkan prolin, glisin ve hidroksiprolin gibi amino asitler aynı zamanda birçok bitkisel proteinde de bulunur. Dolayısıyla kolajen alımını bitkisel proteinler aracılığıyla gerçekleştirmek de mümkündür. 

Kolajen Hangi Yaşta Kullanılmalı?

“Kemik ya da cilt için hangi kolajen gereklidir?” gibi sorularının yanı sıra da yaşa göre kolajen kullanımı da sıklıkla merak edilen konulardan biridir. Kolajen kullanımını etkileyen unsurların başında yer alan yaş faktörü kolajen ihtiyacını belirler. Ancak tek başına yeterli değildir. Kolajen üretimi üzerinde olumsuz etkileri bulunan çevresel faktörlerin de yaş ile beraber değerlendirilmesi gerekir. 

Stres, uykusuzluk, sigara kullanımı ve güneşin zararlı ışınlarına uzun süre maruz kalmak gibi faktörlerden dolayı erken yaşlarda da kolajen kullanmak faydalı olabilir. Dolayısıyla genellikle 30 ya da 40 yaş sonrasında kullanılan kolajene başlamak için 20’li yaşlar da oldukça elverişlidir. 

Kolajen Nasıl Tüketilmeli?

Kolajen kullanımı konusunda kafaları karıştıran birçok soru olabilir. Kullanıma yönelik soruların cevapları tercih edilen kolajen ürününe göre değişiklik gösterir. Eğer bitkisel ve vegan kaynaklı kolajen ürünlerini kullanmayı planlıyorsanız yapmanız gerekenlerin başında beslenme tarzınızı düzenlemek gelir. Baklagilleri, tahılları ve meyveleri beslenmenizde dengeli ve yeterli bir şekilde tüketerek kolajen ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Kolajen ihtiyacını karşılama bakımından etkili, kompleks, %100 vegan bir alternatif arıyorsanız saf protein superfood mix glow ürününü tercih edebilirsiniz.  Tamamen bitkisel kaynaklarla vücudunuzda kolajen üretimi için gerekli olan amino asit, C Vitamini, antioksidanlar ve fonksiyonel içerikler kullanılarak üretilen ürün içeriğinde hem kolajenin yapısında bulunan amino asitler hem de kolajen üretimine katkı sunan vitaminler yer alır. 

Kolajende de bulunan prolin amino asidini içeren pirinç proteini ve lizin amino asidini barındıran bezelye proteini üründe bir araya gelerek kolajen sentezini optimize etmeye yardımcı olur. Biotin, resveratrol, antioksidanlar ve hyalüronik asit ise kolajen üretimine yardımcı bileşenler olarak ürünün içeriğinde bulunur. Ayrıca serbest radikallerle etkili bir şekilde mücadele eden ve hücre yenilenmesine katkı sunan bu bileşenlerle sayesinde daha enerjik, daha genç ve daha dinamik bir yaşama merhaba diyebilirsiniz. 

Saf protein superfood mix glow kullanım açısından da kolaylık sağlar. “Saf Glow Mix ne zaman içilir?” sorusuna sabah ve / veya akşam olmak üzere günde 1-2 kere olarak yanıt verebiliriz. Toz halinde bulunan ürünü yeterli miktarda sıvı ile karıştırarak veya smoothilere ekleyerek tüketebilirsiniz. 

“Kolajen ne zaman etkisini gösterir?” sorusunun cevabı ise “Kolajen ne kadar süre kullanılmalı?” sorusunun yanıtıyla ilişkilidir. Vücudun her yaşta kolajene ihtiyacı olacağı için ürünün sürekli olarak kullanılması gerekir. Düzenli bir şekilde kullanıldığın da ise etkisini kısa süre içerisinde gözlemlemek mümkün olabilir.     

Vücuttaki birçok dokunun yapısında yer alan ve işleyişi üzerinde doğrudan etkisi bulunan kolajen ve üretimi için gerekli makro ve mikro moleküllerin ihtiyacını SAF protein superfood mix glow sayesinde hayvansal gıdalara ya da takviyelere gerek duymadan eksiksiz bir şekilde karşılayabilirsiniz.    

sonraki gönderi

2021Fitness Trendleri
Doğal ve Bitkisel Kolajen Oluşturucu Yeni Ürün Glow Mix Çıktı